Diyojenin şehri Sinop

Bu dünyayı filozoflar yönetmeye başlayana dek, insanoğlunun yaşadığı sıkıntıların sonu gelmeyecek.” Eflatun

Eğer reenkarnasyon  diye bir olay varsa ben galiba geçmişte Sinop’ta yaşamış olabilirim. Kendimi, Sinop’u kurduğu söylenen Amazon kadınlarından biri olarak düşünebiliyorum mesela… Ya da belki Sinop’u kurduğu söylenen Tanrıça Sinope’ydim ki kendisine Tanrı Zeus aşık olmuş… Şaka bir yana Sinop’a 2. gelişim ve 2 hafta içinde 30 km koşup, yorgun argın geldiysem sebebi gerçekten bu kenti çok sevmem…Sinop, Eski çağ filozofu Diyojen’in doğum yeri,  elinde fenerle adam aramaya çıktığı ve kentte yaşayanlara ince ayar çektiği yer işte burası…

Atatürk’ün de bu kenti çok sevdiği biliniyor. Hatta deniyor ki Sinop’tan geçerken “Keşke Sinop’un yarı güzelliği Ankara’da olsa idi.”demiş. Harf devrimi hazırlığındayken kara tahta başında yeni harfleri tanıttığı hepimizin bildiği meşhur pozu da Sinop’ta çekilmiş.

Sinop Cezaevi… 3 tarafı denizle çevrili kale içindeki 450 yıllık zindanları ile meşhur, tarihi boyunca sadece bir kişinin kaçabildiği ürkütücü cezaevi. Nazım Hikmet’in,Sebahattin Ali’nin, Refik Halit Karay’ın ve daha onlarca düşünürün, sanatçının sürgün yeri… Bugün Edip Akbayram’dan severek dinlediğimiz, Sinop Cezaevi için yazılmış müthiş sözleri ile Sebahattin  Ali’nin eseri, Aldırma Gönül…Başın öne eğilmesin, aldırma gönül aldırma, ağladığın duyulmasın, aldırma gönül aldırma…Dışarıda deli dalgalar, gelir duvarları yalar, seni bu sesler oyalar, aldırma gönül aldırma…Şimdi söyleyin Sinop’u kim sevmez !

Türkiye’nin tek fiyordu Hamsilos bir önceki gelişimde beni  renkleri çok net olan bir gökkuşağı ve altında yüzen yunuslarla karşılamıştı. O manzarayı ömrüm boyunca unutacağımı sanmıyorum, çünkü öylesine düşük bir olasılık gerçekleşmişti ki, Sinop bana özel bir hoşgeldin diyordu sanki… Bu sefer gökkuşağı ve yunuslar yok ama olsun, zaten her özel an bir kere yaşandığı için  özel  olmuyor mu…

 

İnceburun feneri ise Anadolunun en kuzey ucu ve başlıbaşına bir doğa harikası, insanın burada ömrü uzar demek isterdim ama nükleer enerji santralini buraya yapmaya karar vermişler, bir süre sonra ömrü kısaltacak yani…

Amerikalıların 65’lerde  Rusyayı gözetlemek için kurdukları radar istasyonu sayesinde şehrin turistik ve ekonomik kalkınması daha kolay olmuş, sonraları radar kalkmış ama bence şehre getirdiği hareket bir nebze olsa da kalmış. Ahşap tekne yapan sanatkarları, tezgahlarındaki kalkan balıkları ile meşhur balıkçıları, nokul denen lezzetli çöreği,cevizli mantısı, yelken klubü, gecenin yarısı sokakta rahatça dolaşan gençkızları ve güleryüzlü halkı ile Sinop çok güzel…

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Captcha Güvenlik Kontrolü *